Schengen Vize Başvurularında Ret Oranı Neden Yükseldi?

August 30, 2022
by Enes Esen and İlham Atuş, published on 30 August 2022
Schengen Vize Başvurularında Ret Oranı Neden Yükseldi?

Bugünlerde Türk vatandaşları, Avrupa Birliği’nin (AB) Schengen vize başvurularını reddetmesinden çokça şikayet ediyor. Sosyal medya, AB'nin başkonsolosluklarının vize başvurularını nasıl reddettiğine dair paylaşımlarla dolu. Birçok medya kuruluşu, vize alamaması nedeniyle Türk vatandaşlarının nasıl iş imkanı kaçırdığı, festivallere katılamadığı veya yaz tatiline gidemediğine dair haberler yayınlamaya başladı. Türklerin AB üyesi ülkelere girişte çektiği vize çilesi bir rapor halinde AKP’li bir milletvekili tarafından Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne (AKPM) dahi sunuldu. Eldeki veriler gerçekten de Türk vatandaşlarının vize başvurularının daha çok reddedildiğine yönelik şikayetleri destekliyor. Schengenvisainfo.com'un aktardığına göre, Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurusu için ret oranı 2021 yılında yüzde 19'a ulaştı. Bu oran 2020’de yüzde 13,78, 2018'de yüzde 10,45, 2014'te ise sadece yüzde 4 oranında gerçekleşmişti. 2022 yılının istatistiklerinde de ret oranının önceki yıllara göre artacağına dair göstergeler mevcut. AKP hükümeti yetkilileri artan ret oranlarının nedeni olarak AB yetkililerinin keyfi şekilde hareket etmesini gösteriyor ve Batılı ülkelerin bir yıl içerisinde gerçekleştirilecek seçimler öncesinde hükümeti zorda bırakmak için vize süreçlerini zorlaştırdığını ileri sürüyor. AB’nin neden Türklere daha az vize verdiğini anlamak için konuyu farklı veçheleriyle birlikte ele almak gerekiyor. 

Bu bağlamda öncelikle AB konsolosluklarının vize başvurularını nasıl değerlendirdiğine değinmek gerekiyor. Schengen vizelerinin itasına ilişkin usul ve koşulları belirleyen AB Vize Kanununun 21. maddesi şöyledir: “Tek tip vize başvurusunun incelenmesinde, başvuru sahibinin yasadışı göç riski veya Üye Devletlerin güvenliği için bir risk oluşturup oluşturmadığı ve başvuru sahibinin başvurulan vizenin sona ermesinden önce Üye Devletlerin topraklarını terk etme niyeti taşıyıp taşımadığı hususlarına özel ihtimam gösterilir...” Bahse konu hususlara gerekli özenin gösterilebilmesi adına kural olarak konsolosluk memurlarının kullanımı için söz konusu ülkenin göç riski değerlendirmesi hazırlanır ve bu değerlendirmede ülkenin sosyo-ekonomik durumu, risk taşıyan profiller ve bölgelerin neler olduğu anlatılır. Başka bir deyişle, vize vermede altın kural başvuru sahibinin vize süresi bittiğinde AB’yi terk edeceğinden emin olunmasıdır. Bu nedenle, AB konsolosluk yetkilileri vize itası sürecinde yasadışı göçe yol verebilecek sosyo-ekonomik dinamikleri evveliyetle göz önünde bulundurmak zorundadır.

AB mevzuatının kaydettiği üzere bir ülkenin sosyo-ekonomik durumu risk değerlendirmesinde son derece önemlidir. Peki, hangi değişimler Schengen vizesine başvuran Türk vatandaşlarının göç riski algısını etkiledi ve son yıllarda gözlemlenen vize başvurularının sıklıkla reddine yol açtı?

Öncelikle, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan sorunların vize başvurularının daha fazla reddinde en önemli nedeni teşkil ettiğini ifade etmek gerekiyor. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye'de kişi başına düşen gelir 2013'te 12.615 dolarken, 2020'de bu rakam 8.536 dolara düştü. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 2013'te 131 milyar dolar olan net rezervlerinin, Temmuz 2022'de eksi 54,3 milyar dolara düştüğü tahmin ediliyor. Ülkede resmi rakamlara göre tüketici enflasyonu (TÜFE) Temmuz ayında %79,60’ya, üretici enflasyonu ise %144,61’e ulaştı; ki birçok uzman enflasyon oranlarının gerçekte daha yüksek olduğunu düşünüyor. Öte yandan, işsizlik kronik bir sorun olmaya devam ediyor ve yapılan anketlerde ülkedeki iyi eğitimli gençler dahi imkan buldukları takdirde çalışmak için yurtdışına yerleşmek istediklerini belirtiyor. Bu kötü görünüme binaen AB ülkeleri, Türk vatandaşlarının vize süresi bitmeden Türkiye’ye geri döneceklerinden geçmiş yıllara göre daha fazla kuşku duyuyor. Kısacası, Türkiye ekonomisi ne kadar geriye giderse, o kadar çok vize başvurusu reddediliyor.

Vize karar verme sürecinde rol oynayan bir diğer faktör de AB’ye vizeyle gelen kişinin sığınma talep etme riski taşıyıp taşımadığıdır. Son altı yılda 1,5 milyon ile 2 milyon arasında Türk vatandaşının yoruma açık terör yasaları kapsamında soruşturulduğu ve Türk yargısının terör davalarında tarafsız davranmamakla itham edildiği göz önüne alındığında, AB misyonlarının Türklerin iltica talep etme ihtimalinin yükseldiğini değerlendirmesi gayet olağan bir durum. Nitekim, Eurostat'ın açıkladığı veriler 2016'daki darbe girişiminin ardından 100.000'den fazla Türk vatandaşının AB ülkelerine iltica başvurusunda bulunduğunu gösteriyor. Bu bağlamda 2015 yılında AB ülkelerine iltica talebinde bulunan Türk vatandaşları 4.000'i bulmuyorken, bu sayının 2021 yılında 20.310’a yükseldiği görülüyor. Kaldı ki Türkiye’deki siyasi ortam nedeniyle AB’ye iltica talepleri halen artmaya devam ediyor. Ayrıca, AB çapında geçerli Dublin III Anlaşması gereğince, vize ita edilen kişinin iltica talebinde bulunması durumunda kişinin iltica başvurusu, vizeyi veren ülke tarafından değerlendirilmektedir. Bu durum da AB üye ülke konsolosluk görevlilerini vize verme noktasında daha ihtiyatlı davranmaya itmektedir. 

Özetle, AB vize mevzuatı bağlamında Türkiye'nin kötüleşen ekonomik görünümü ve artan hukuk ihlalleri dikkate alındığında Türk vatandaşlarının Schengen vize başvurularının reddedilmesindeki artış şaşırtıcı değil. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntılar çözülene kadar Türk vatandaşlarının vize çilesinin sürmesi muhtemel görünüyor. Bununla birlikte, birçok ekonomist ve politikacının haklı olarak ifade ettiği gibi, Türkiye'deki ekonomik kriz ile demokratik gerileme arasında sıkı bir ilişki bulunuyor. Türkiye'nin hukukun üstünlüğü, basın, siyasi ve kişisel özgürlükler kriterlerinde muteber uluslararası endekslerde düzenli olarak gerilemesi, ülke ekonomisine ilişkin göstergelerinin kötüleşmesi ile Türk vatandaşlarının vize başvurularının reddindeki artış arasında paralellik kurmak zor değil. Türkiye bu kısır döngüyü kırmadıkça, Türkiye'nin temel sıkıntılarının bir yansıması olan vize başvurularında artan ret oranları şikayet konusu olarak kalmaya devam edecektir.

***Yazının İngilizce orijinal metnine buradan erişebilirsiniz.

You may also like

İsrail'den Kritik Ziyaret: Türkiye'nin Bölge Ülkeleriyle Normalleşme Girişimleri

March 13, 2022
by Servet Akman, İlham Atuş and Haşim Tekineş, published on 13 March 2022
instituDE #DıştanBakış programında Servet Akman ve Haşim Tekineş İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un Ankara ziyareti ile Türkiye'nin bölge ülkeleriyle normalleşme girişimleri hakkında İlham Atuş'un sorularını yanıtladırlar.

Ukrayna'da Sıcak Gelişmeler: Rusya'nın Donetsk ve Luhansk'ı Tanıması Neleri Değiştirir?

February 22, 2022
by İlham Atuş and Kerim Has, published on 22 February 2022
Rusya Uzmanı Dr. Kerim HAS geniş bir perspektiften Ukrayna krizindeki yeni gelişmeler ve bunların olası sonuçları hakkında İlham Atuş'un sorularını yanıtladı.

Kazakistan'da Son Durum (7 Ocak 2022): Bölgeyi Neler Bekliyor?

January 8, 2022
by İlham Atuş and Kerim Has, published on 8 January 2022
Orta Asya coğrafyasında diplomat olarak görev yapmış İlham Atuş ve Rusya ve Orta Asya uzmanı Dr. Kerim Has Kazakistan'da yaşanan kitlesel halk olaylarında gelinen aşamayı, Rusya'nın Kazak idaresine askeri destek göndermesini ve krizin çeşitli boyutlarını ele aldılar.