Hollanda'da Hükümetin Düşmesi ve Yeni Genel Seçimler

July 11, 2023
by Harun Reşit Halisoğlu, published on 11 July 2023
Hollanda'da Hükümetin Düşmesi ve Yeni Genel Seçimler

Hükümet düştü…

7 Temmuz Cuma akşamı Hollanda’da, başbakanlığını Mark Rutte’nin (Liberal Parti - VVD, 34 milletvekili) yaptığı hükümet, koalisyon partileri arasındaki anlaşmazlık yüzünden görevi bıraktığını açıkladı. Koalisyonda VVD’nin yanı sıra Demokrat Parti (D66, 24 milletvekili), Hristiyan Demokrat Parti (CDA, 17 milletvekili) ve Hristiyan Birlik Partisi (CU, 5 milletvekili) bulunmaktaydı.

Basbakan
Kaynak: NOS

Hükümet istifa ederek yerini bir işgüder hükümete bıraktı. Bu da geçici hükümetin sadece önceden başlatılmış işleri devam ettirebileceği ve seçimle iş başına geçecek hükümet göreve gelene kadar yeni siyasi kararların alınamayacağı anlamına geliyor.

Normal şartlar altında 2025 yılında yapılacak Temsilciler Meclisi seçimleri, hükümetin düşmesiyle öne alınmış olacak. Bu bağlamda, Hollanda’nın Yüksek Seçim Kurulu seçimlerin en erken Kasım 2023’te yapılabileceğini duyurdu. Böylece tüm siyasi partileri bir seçim telaşı almış oldu.

Peki neden ve neden şimdi?

İklim dosyasından azot problemine, konut sıkıntısından Ukrayna'daki savaşın yarattığı güvenlik zaafiyetine kadar pek çok büyük sorun hükümetin gündemini işgal ederken, bardağı taşıran son damla göçmen/mülteci konusundaki gelişmeler oldu. Özellikle sosyal medyada bir süredir devam eden ülkedeki problemlerin bir çoğundan yabancıların sorumlu olduğu yönündeki yayınlar böylece siyasi alanda karşılık bulmuş oldu.

Hükümetin büyük ortağı VVD yıllardır adalet ve göçmen politikalarını belirlemekteydi. Dolayısıyla bugün gelinen noktanın VVD’nin siyaseti olduğu sonucuna ulaşmak mümkün. Bununla beraber, mevcut göçmen poltikasını onaylamayarak tabiri caizse merkeze kazan kaldıran da yine VVD seçmeni oldu. Hükümetin belirlediği politikaları (örneğin her belediyenin zorunlu olarak belli sayıda mülteciyi barındırması kararı) tepeden gelme olarak gören VVD yerel yönetimleri Rutte’yi ve VVD yönetimini bu konudaki yaklaşımlarını değiştirmeye ve göçmenlere/mültecilere karşı daha katı bir tutum benimsemeye zorladı.

Kaynak: NOS

Alttan gelen bu baskılara daha fazla dayanamayan VVD üst yönetimi bir süre önce bu konuda harekete geçmeye karar verdi. Son olarak, 7 Temmuz Cuma günü hükümet ortaklarıyla gerçekleştirilen görüşmede ilerleme sağlanamadı.

VVD ve CDA ülkeye giriş yapan mülteci sayısına sınırlandırma getirebilmek adına aile birleşimlerinin güçleştirilmesi gibi bazı önerilerin hayata geçirilmesini isterken, koalisyonun diğer ortakları D66 ve CU uluslararası hukuktan kaynaklanan insan haklarının bu şekilde sınırlandırılmasının mümkün olmadığı görüşünde ısrarcıydılar. Seçmenler nezdinde VVD ve CDA tarafından temsil edilen görüşün popülerliğini arttırdığı düşünüldüğünde, D66 ve CU’nun temsil ettikleri değerlerden kolayca taviz vermemeleri kayda geçirilmesi gereken bir husus olarak öne çıktı.

Göçmenlere yönelik kısıtlamalar getirilmesi konusunda uzlaşma sağlanamamasının ardından Başbakan Rutte 7 Temmuz’da hükümetin istifa ettiğini duyurdu.

Sonuç olarak hükümet göçmen/mülteci siyaseti konusunda yaşanan anlaşmazlık nedeniyle düşmüş oldu. Bu gelişmenin neden Meclisin yaz tatili öncesinde geldiği konusunda ise maalesef şu ana kadar tatmin edici bir açıklama gelmedi. 

Siyasilerden gelen ilk açıklamalar koalisyon içinde uzlaşma imkanı varken alınan bu kararın ‘gereksiz’ oldugu yönündeydi. Keza ülkenin karşı karşıya olduğu büyük sorunların bir işgüder hükümetten daha fazlasını gerektirdiği belirtiliyor. Esasen Rutte de daha önce hükümeti zamansız feshetmenin ‘sorumlu bir davranış olmayacağını’ ifade etmişti. Siyasi yorumcular, VVD’nin elindeki anketlerin bu adımı atmak ve bir sonraki seçimleri öne çekmek için en elverişli zaman olduğunu gösteriyor olabileceği yorumunu yapıyorlar.

Hükümetin düşmesinin ardından yaşanan gelişmeler

NOS teletext
Kaynak: https://twitter.com/Teletekst/status/1678319271443611649

Ben bu yazıyı kaleme aldığım sırada 13 yıldır Başbakanlık koltuğunda oturan (ve Hollanda'nın en uzun süre görevde kalan başbakanı ünvanını elinde bulunduran) Mark Rutte, önümüzdeki genel seçimlerde aday olmayacağını ve siyaseti bıraktığını açıkladı. Yeni hükümetin iş başına gelmesine kadar geçecek süreçte Rutte işgüder Başbakan olarak görev yapmaya devam edecek. Muhalefetten isimler Rutte’nin kararının doğru olduğu yönünde beyanda bulunsalar da kimsenin Rutte’nin siyasetçi kimliğiyle alakalı olumsuz bir eleştiri getir(e)memesi dikkat çeken bir nokta. Dahası iş dünyasından Rutte’nin performansına ilişkin olumlu açıklamalar geldi. Keza Ukrayna üzerinde düşürülen MH17 uçağında yaşamını yitirenlerin yakınları da Rutte’nin bu süreçte başarılı bir siyaset yürüttüğünü belirttiler.

Görevi bırakan sadece Rutte olmadı. CDA lideri Woepke Hoekstra ve üst yönetimden Pieter Heerma da önümüzdeki seçimlerde aday olmayacağını açıkladı. Hoekstra, geçtiğimiz 30 Mayıs'ta düzenlenen yerel seçimlerde partisinin yaşadığı oy kaybı nedeniyle uzun zamandır eleştirilmekteydi.

Öte yandan kulisler şimdiden hareketlilik kazanmışa benziyor. Hollanda basınında AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ın İşçi Partisi (PvdA) ve Yeşil Sol'un (GL) başbakan adayı olarak ulusal siyasete dönebileceği dile getirilmekte. Rutte'den boşalan koltuk için de halen Adalet Bakanlığı görevini yapmakta olan Dilan Yeşilgöz anılmakta. Keza Rutte'nin ismi de AB içinde yüksek bir görev veya NATO Genel Sekreterliği için geçmekte.

Yerel seçimlerden en büyük parti olarak çıkan BBB lider Carola van der Plas yaşananları takip ettiklerini ve kendisinin başbakanlık görevi için hazır olduğunu ifade etti. Hükümetin düşmesinden hemen sonra devlet kanalı NOS’in en güçlü muhalefet partisi durumda bulunan BBB liderini yayına bağlayarak görüşlerini sorması dikkatli izleyicilerin gözünden kaçmadı. Kendisini demokrasi olarak adlandırılan pek çok ülkede muhalefete söz hakkı verilmemesi maalesef günümüzün bir gerçeğiyken Van der Plas’ın yayına bağlanması bizlere tarafsız medyanın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.

UNHCR Nederland

Diğer parti yönetimlerinin ne karar alacakları da merakla bekleniyor çünkü birkaç ay içerisinde gerçekleşmesi beklenen seçimler için hazırlıklar şimdiden başladı.

Sonuç

Hollanda küçük yüzölçümü ve 20 milyonu biraz aşan nüfusu ile tarımdan inovasyona, spordan sanata kadar pek çok alanda dünyada öncülük yapan bir ülke.

İstikrarı koalisyon hükümetleriyle bulmuş bir ülke olması da siyaseten dikkat çekici. Tek adam yönetimlerinin getireceği zararların farkında olarak siyasi sistem buna göre kurgulanmış. Bu durum, kural olarak, iki hususa yol açıyor:

(1) Siyasileri kontrol altında kalıyor ve yasaları kendi çıkarları doğrultusunda esnetme konusunda isteksiz oluyorlar. Bunun sonucudur ki Mark Rutte 13 yıl sonra kendisinden emin olarak koltuğu bırakabildi. Dahası, bir siyasi akım veya lider kendini seçen çoğunluğa dayanarak bütün bir parlamentoyu esir alamıyor.

(2) Farklı kesimlerin mecliste temsili mümkün oluyor. Örneğin görevi bırakan son koalisyon dört farklı siyasi partiden oluşmaktaydı. Buna ek olarak, seçimlerin bir siyasi şov olmaktan çıkarak halkın kendi geleceği hakkında söz söylemesine imkan tanıyan bir araç olmasını sağlıyor.

Hollanda'da bir hükümetin gitmesi ve diğerinin gelmesi çoğu zaman izlenen politikalarda köklü değişikliklere neden olmamaktadır. Bu da esasen siyasi istikrar demektir. Örneğin son yaşanan kriz bir anda ülkenin kapılarının tüm göçmenlere/mültecilere kapatılması anlamına gelmemektedir. Bir sonraki koalisyonu oluşturacak siyasi partiler bir araya gelerek bu soruna hukuka uygun bir çözüm bulacaklardır.

Son olarak kendi ilkelerinden taviz vermeyen ve hukukun siyasi düşüncelerle esnetilmesine karşı çıkan D66 ve CU partilerinin takdiri hak ettiğini düşünüyorum. Siyasi çoğulculuk ve gerçek demokrasi gerçekten güzel şeyler. Tek doğruyu sadece kendilerinin bildiğini iddia etmeyen Hollandalı siyasetçilerden herkesin öğreneceği bir şeyler olmalı.

You may also like

İsrail Uluslararası Adalet Divanı’nda

January 31, 2024
by Harun Reşit Halisoğlu and Haşim Tekineş, published on 31 January 2024
Adalet Divanı'nın son İsrail kararını hukukçu Harun Reşit Halisoğlu değerlendirdi.

Putin Tutuklanır mı?

March 26, 2023
by Yasir Gökçe, Hakan Kaplankaya, Harun R. Halisoğlu and Mehmet Bozkaya, published on 26 March 2023
Hukuk Günlüğü'nde Dr. Yasir Gökçe, Hakan Kaplankaya, Harun R. Halisoğlu ve Mehmet Bozkaya Uluslararası Ceza Mahkemesi(ICC)'nin Putin hakkında verdiği tutuklama kararını ve TurkeyTribunal tarafından yapılan, Türkiye'de işlenen insanlığa karşı suçlara ilişkin ICC başvurusunu ele aldılar.
No items found.