President al-Sisi has faced extensive criticism for leading his country toward an authoritarian path. One of his fiercest critics was Turkey’s President Erdoğan, who did not mince his words about al-Sisi, calling him a tyrant, an oppressor, and a murderer. After a decade of feuding, the two leaders have apparently mended the fences. President Sisi was scheduled to visit Turkey on July 27th, marking the beginning of a new era between Cairo and Ankara. However, at the eleventh hour, he chose to cancel his trip.

About eight years after the migration deal with Turkey in 2016, the European Union seeks to make a similar agreement, this time with Tunisia. President of European Commission Ursula von der Leyen, Italian Prime Minister Giorgia Meloni and Dutch Prime Minister Mark Rutte paid a visit to Tunis on June 11 and had discussions with Tunisian President Kais Saied. The main topic was a “comprehensive partnership package” in which the EU has offered financial assistance of more than 1 billion euros to assist the ailing Tunisian economy in return for ending the migrant crossings to Europe.

Turkey and the Gulf countries have initiated a normalization process since the al-Ula Summit in late 2020. The leaders have mended fences through high-level visits, diplomatic overtures, promises of investments, and dozens of agreements. Turkey has already started to reap the benefits of normalization in terms of economic and diplomatic relations. It is difficult to forecast how long this period of authoritarian peace will last, but it is promising to witness the success of diplomacy in the region.

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler arasında yıllardır devam eden müzakerelerin sonunda yeni bir iltica ve göç sistemi konusunda Haziran ayında nitelikli çoğunlukla bir anlaşma sağlandı. Önümüzdeki sene Haziran ayında yapılacak AB milletvekili seçimleri öncesinde AB Parlamentosu ve Komisyon arasındaki görüşmelerin tamamlanması ve bahse konu anlaşmanın yürürlüğe girmesi bekleniyor. Anlaşma incelendiğinde esas hedefin caydırıcılığın arttırılarak kaçak göçmenlerin AB dışında tutulmasının sağlanması olduğu görülüyor.

Yıllık elektrik tüketimi hızla artan Suudi Arabistan, önümüzdeki 20-25 senelik dönemde maliyeti 80 milyar doları bulacak toplam 16 nükleer santral yapmayı ve böylelikle ülkenin fosil yakıtlara bağımlılığını azaltmayı planlıyor. Doğal olarak Suudi Arabistan’daki nükleer santral projelerine diğer ülkeler büyük ilgi gösteriyor. Ancak, Suudi Arabistan'ın bu projelerle elektrik üretiminin yanında nükleer silah geliştirme hedefi de güdüyor olma olasılığı kaygı verici bir durum.

Her ne kadar Suriye’nin Arap dünyasında yeniden kabul görmesinde aslan payı ülkedeki iç savaşta Esad rejiminin galip gelmesine ait olsa da, Arap ülkelerini Suriye’yle ilişkilerini geliştirmeye iten diğer önemli faktör ülkenin her yıl milyarlarca dolar tutarında uyuşturucu ihraç eden bir narko-devlete dönüşmüş olması