Hollanda’da Seçmen Ne Mesaj Verdi?

November 7, 2025
by Harun Reşit Halisoğlu, published on 7 November 2025
Hollanda’da Seçmen Ne Mesaj Verdi?

Merkez güçlenirken, aşırı sağ zemin kazanmaya devam ediyor

Geçen hafta Hollanda’da yapılan genel seçimler, ilk bakışta “merkez partilerin dönüşü” olarak yorumlandı. Rob Jetten liderliğindeki liberal ve ilerici çizgideki Demokrat Parti (D66), meclisteki toplam 150 sandalyeden 26’sını kazanarak sandıktan birinci çıktı

Ancak tabloya yakından bakıldığında, bu zaferin yanında aşırı sağ partilerin de sandalye sayılarını artırdığı görülüyor. Özgürlük Partisi (PVV), Forum voor Democratie (FvD) ve JA21 41 sandalyeden 42 sandalyeye yükseldiler. Bu, toplumun bir kesiminin hâlâ göç, güvenlik ve kimlik konularında sert söylemleri desteklediğini ortaya koyuyor. 

Dolayısıyla bu seçim sadece bir ‘merkez zaferi’ değil; toplumun farklı kesimlerinde derinleşen rahatsızlıkların da ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, Hollanda siyasetinin sadece bir “merkeze dönüş” değil, aynı zamanda iki yönlü bir gerilim yaşadığını gösteriyor: bir yanda diyalog ve işbirliği çağrısı, diğer yanda gerginlik ve kimlik siyaseti.

Merkezin kazandığı oylar bir “istikrar arzusu”nun yansıması iken, aşırı sağın yükselen sandalye sayısı da “sisteme güvensizlik” ve “duyulma isteği”nin göstergesi. Bu ikili tablo, Hollanda siyasetinin geleceğini şekillendirecek en kritik dinamik haline geldi.

Protesto Oyları ve Temsil Krizi

Aşırı sağa yönelen oyların arkasında yalnızca ideolojik değil, aynı zamanda duygusal bir tepki var. Pek çok seçmen, konut krizi, yüksek yaşam maliyetleri, artan bürokrasi ve siyasi mesafeyle kendini dışlanmış hissediyor. Bu yüzden birçok kişi “öfke oyuyla” sandığa gidiyor — “beni kimse duymuyor” diyerek tepki veriyor. Ve maalesef bu uzun bir süredir böyle. 

Merkez partiler için bu tablo ciddi bir sınav anlamına geliyor: eğer halkın bu öfkesini ve kırılganlığını anlayamazlarsa, bugünkü başarı bir geçici rahatlama olmaktan öteye gidemez. Bir sonraki seçimde bu öfkenin daha güçlü biçimde geri dönme ihtimali yüksek. Fakat bu kırılganlığın anlaşılması kısa vadeli kazanımlar için popülist siyasetçilerin söylemlerinin benimsenmesi anlamına gelmemeli. Maalesef geride kalan dönemde merkezi ve istikrarı temsil eden siyasi partilerin kolay çözümlere yöneldiğini gördük. Bunun sonucu olarak aşırı sağcı söylemler tüm siyaset sahnesine egemen oldu. Jetten’in iyimser seçim politikası D66’ya tarihinin en büyük zaferini elde etmesinde şüphesiz etkili oldu. Jetten, Wilders ve rakiplerinin kendini çekmeye çalıştığı aşırı sağ çıkmazına girmemeyi başardı.

Koalisyonun Gölgesi: Yönetmek mi, Uzlaşmak mı?

Hollanda siyasetinin değişmeyen gerçeği yine kendini gösterdi: hiçbir parti tek başına iktidar olamıyor. D66 seçimden birinci parti çıksa da tek basina iktidar olmaktan uzak. Esasen Hollanda genelinde büyük partilerin küçüldüğüne şahit olduk. Sonuç olarak partiler arasında zorlu bir koalisyon pazarlık süreci başlayacak. Yeni hükümetin kurulması haftalar, hatta aylar sürebilir — bu da seçmenin istikrar arayışını artırabilir.

Bu noktada, sahneye VVD (Volkspartij voor Vrijheid en Democratie) çıkıyor. Her ne kadar Mark Rutte sonrası dönemde parti sandalye kaybetmiş olsa da, VVD hâlâ Hollanda siyasetinin “kilit taşı” konumunda. Mevcut sandalye dağılımında VVD’siz bir koalisyon aritmetiği neredeyse imkânsız. Esasen VVD ekonomik güven, yönetim tecrübesi ve pragmatik çizgisi sayesinde her partinin beraber çalışmak isteyeceği bir parti olsa da Dilan Yeşilgöz yönetiminde sağa kayan bir çizgi takip ediyor. Dahası Yeşilgöz koalisyon görüşmeleri bile başlamadan kiminle koalisyonda olup kiminle olmayacağının duyurusunu yaptı. Bu yaklaşımın Yeşilgöz'e yarayıp yaramadığını ayrıca değerlendirmek gerekir. Nitekim Yeşilgöz’e şahsi desteğinin %6'da kaldığını gözden kaçırmamak lazım. D66 lideri Jetten için bu oran %36!

Ancak VVD’nin önünde bir ikilem var: Bir yanda PVV ve JA21 gibi aşırı sağ partilerle tabanda kesişen seçmen kitlesi, diğer yanda D66 ve İşçi Partisi-Yeşil Sol (PvdA-GL) gibi AB yanlısı, ilerici ortaklar. Eğer VVD aşırı sağa fazla yaklaşırsa, merkezdeki liberal ittifak bozulabilir; fazla merkeze yaslanırsa, kendi tabanını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Bu nedenle VVD’nin nasıl bir strateji izleyeceği, sadece hükümetin kaderini değil, Hollanda siyasetinin genel yönünü de belirleyecek.

Avrupa Perspektifi: Umut mu, Uyarı mı?

Avrupa genelinde merkez partiler hâlâ yönetme kapasitesine sahip, ancak kamuoyunun sabrı azalıyor. Hollanda seçimleri bu açıdan bir laboratuvar niteliğinde. Aşırı sağın güçlenmesi, sadece ulusal bir mesele değil; Avrupa değerlerinin sürdürülebilirliği açısından da bir uyarı sinyali.

Brüksel’de “dayanışma, demokrasi, çevre” gibi kavramlar artık soyut ideallerle değil, vatandaşın günlük hayatına dokunan çözümlerle savunulabilir. Hollanda’nın yeni hükümetinin izleyeceği politika çizgisi, Avrupa’da liberal demokrasinin geleceği açısından da yol gösterici olacak.

Sessiz Zafer, Gürültülü Uyarı

Bu seçimler, Hollanda’nın hâlâ bir denge arayışında olduğunu gösterdi. D66’nin başarısı umut verici olsa da, aşırı sağın sandalye artışı ve VVD’nin belirleyici konumu, bu dengenin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koyuyor.

Hollanda demokrasisi güçlü bir refleks gösterdi; ama bu refleksin kalıcı hale gelmesi, sadece merkez partilerin değil, toplumun bütün kesimlerinin kendini temsil edilmiş hissetmesine bağlı.

Kısacası, bu seçim bir bitiş değil — daha adil, kapsayıcı ve güven veren bir siyaset arayışının başlangıcı.

You may also like

Gazze ve İnstagram

August 10, 2024
by Haşim Tekineş, Ali Dinçer and Harun R. Halisoğlu, published on 18 August 2024
Ali Dinçer, Harun Reşit Halisoğlu ve Haşim Tekineş Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda görülen #Gazze soykırım davasına müdahil olmasını, #CHP'nin #Paris çıkarmasını, #İngiltere'de yaşanan sokak olaylarını ve Türkiye'de bu hafta getirilen #İnstagram yasağını ele aldılar.

İsrail Uluslararası Adalet Divanı’nda

January 31, 2024
by Harun Reşit Halisoğlu and Haşim Tekineş, published on 31 January 2024
Adalet Divanı'nın son İsrail kararını hukukçu Harun Reşit Halisoğlu değerlendirdi.

Putin Tutuklanır mı?

March 26, 2023
by Yasir Gökçe, Hakan Kaplankaya, Harun R. Halisoğlu and Mehmet Bozkaya, published on 26 March 2023
Hukuk Günlüğü'nde Dr. Yasir Gökçe, Hakan Kaplankaya, Harun R. Halisoğlu ve Mehmet Bozkaya Uluslararası Ceza Mahkemesi(ICC)'nin Putin hakkında verdiği tutuklama kararını ve TurkeyTribunal tarafından yapılan, Türkiye'de işlenen insanlığa karşı suçlara ilişkin ICC başvurusunu ele aldılar.
No items found.