Filistin’de Barış, Yeniden Yapılanma ve Uluslararası Hukuk

November 20, 2025
by Harun Reşit Halisoğlu, published on 20 November 2025
Filistin’de Barış, Yeniden Yapılanma ve Uluslararası Hukuk

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 17 Kasım'da basında ABD Başkanı Donald Trump'ın adıyla anılan 20 maddelik Gazze "Kapsamlı Planı"nı onayladı (2803/2025). Buna göre geçici bir uluslararası istikrar gücü (International Stabilisation Force, ISF) kurulması ve Gazze’nin yeniden inşasını koordine edecek bir Barış Kurulu (Board of Peace, BoP) oluşturulması kabul edildi. Çin ve Rusya kararın onaylanması konusunda çekimser oy kullandı. Egemenlik, denetim ve Gazze'nin uzun vadeli siyasi statüsü konusundaki derin çekincelerin kayda geçirildiği karar 13–0 oyla kabul edildi. 

İsrail’in askeri operasyonlarının insani faturası nedeniyle, Gazze’de saldırıların durdurulması için özellikle büyük devletlere yönelik büyük bir kamuoyu baskısı vardı. Bu bağlamda, söz konusu BMGK kararı arka planda yürütülen diplomatik çabaların bir netice verdiğini gösteriyor. Ne var ki, Rusya ve Çin’in oylamadaki tutumları ISF’nin güç kullanma yetkisi gibi bazı hususlarda çekincelerin varlığına işaret ediyor. Her halükarda BMGK’da söz konusu kararın alınmasında ABD’nin önemli rol oynadığını kabul etmek gerekiyor.

Karar, bir ateşkes çerçevesini teyit ederken büyük ölçekli insani yardım ve yeniden inşa desteği vaat ediyor; ancak ISF'nin bileşimi ve yetkisi, Barış Kurulu’nun yönetimdeki rolü ve finansman mekanizmaları gibi kilit ayrıntılar netleşmiş değil. Bu belirsizlikler zorlu müzakerelerin habercisi. 

Neden BM Güvenlik Konseyi’nden çıkacak bir karara ihtiyaç var?

BM Şartı kapsamında, özellikle barışa yönelik tehditler veya güç kullanımı söz konusu olduğunda karar alma mercii BMGK olarak karşımıza çıkıyor. Bu kapsamda, uluslararası bir istikrar gücü kurulabilmesi ve geçici yönetim önlemlerinin yetkilendirilmesi için bağlayıcı karar alma yetkisi Güvenlik Konseyi'ne ait. 

Mevcut uluslararası sistem içerisinde, sahada atılacak adımların meşruiyetini sağlamak da ancak Güvenlik Konseyi kararıyla oluyor. Bu sayede asker gönderen ülkeler için siyasi risk azalıyor. Haliyle bu da görev gücü konusundaki diplomatik desteği artırıyor, finansmanı kolaylaştırıyor ve ülkelerin barış sürecine katılımlarının önünü açıyor. Uluslararası hukuk kapsamında hareket edilmesi egemenlik ve siyasi statü konularında gelebilecek eleştirileri de yumuşatıyor.

Bu çerçevede, Gazze’de barışın temini, sürdürülebilmesi ve bölgenin yeniden inşası konularında ABD’nin ve bölgedeki müttefiklerinin tek taraflı hareket etmesi yeterli değildi. Gazze’de güç kullanımı gibi bazı netameli konularda uluslararası hukukun sağlayacağı meşruiyete ihtiyaç bulunuyordu. Türkiye ve bölgedeki Arap ülkeleri de Gazze’de konuşlanacak görev gücünün yasal zemine kavuşmasını teminen BM’nin yetkilendirmesini talep ediyordu.

Bahse konu Güvenlik Konseyi desteği, Gazze'ye karmaşık ve yüksek riskli bir plan için olmazsa olmaz olan hukuki yetkilendirme, operasyonel açıklık ve siyasi meşruiyeti bir araya getiriyor. Bu itibarla, BMGK onayı, Trump'ın Gazze planının uygulanması için hayati önem taşıyor. Ayrıca, bu karar benim gibi uluslararası hukukun gücüne ve etkinliğine inananların kalplerine az miktar da olsa su serpti.

Daha önce benzer kararlar alınmış mıydı?

Trump planı, 1993-1995 BM destekli Dayton uygulaması ve 1999-2002 Doğu Timor BM yönetimi gibi çatışma sonrası uluslararası geçiş düzenlemelerine benzemektedir. 

  • IFOR (Uygulama Gücü) ve SFOR (İstikrar Gücü) 1995-2004 yılları arasında Bosna’da barış anlaşmasının uygulanmasını denetleyen bir rol üstlenmişti. Uluslararası bir askeri gücün varlığı, yeniden yapılanma taahhütleri ve çok uluslu sivil kurumların bir araya gelerek silahsızlanma ve yeniden inşayı denetlemesi Trump planındaki ISF ve yeniden yapılanma/denetim paketine benzerdir.
  • 1999-2002 yıllarında Doğu Timor’da aktif olan UNTAET (BM Doğu Timor Geçiş İdaresi) nihai egemenlik ve devlet kurumları için hazırlık yapılırken geçiş yönetimi işlevleri üstlenmiştir. Bu, Trump planındaki Barış Kurulu unsuruna benzerdir. 

Bölgedeki aktörler bu kararı nasıl değerlendiriyor?

Filistin halkının konuya yaklaşımı farklılıklar içeriyor. Bölgeye barışın başka türlü gelmeyeceğini düşünen de var, uluslararası gücün egemenlik haklarını ihlal ettiğini savunan da bulunuyor. Fakat insanların temel kaygısının bir an önce güvenli bir çatı ve kaynayan bir tencere bulmak olduğunu tahmin etmek güç değil. Ayrıca Hamas’a yakın kaynakların planı taraflı buldukları ve kabul etmediklerine dair medyaya yansıyan ifadeler var. Filistin Yönetimi ise kararı olumlu ama soğuk bir şekilde karşıladı. Hamas, kendilerine egemenlik ve güvenlik konularında daha fazla teminat verilmesini talep ediyor. İsrail ise Gazze’nin silahtan tamamen arındırılması ve Hamas’ın Gazze’deki etkisinin sonlandırılmasını istiyor.

Rusya ve Çin'in tavrına da ayrıca değinmek gerekiyor. Bu iki ülke kararın kabul edilmesi lehinde değil, çekimser oy kullandı. Bu da aslında bu iki devletin Trump Planının getirdiklerini tam olarak onaylamadıklarını gösterdi. Rusya’nın veto hakkını kullanmamasında Filistin Yönetimi’nin tutumunun etkili olduğu ifade ediliyor.

BM kararı İsrail’in saldırılarını önlemeye yetecek mi?

2803 sayılı karar, bir BM çerçevesi belirliyor: ateşkes için yol haritasını onaylıyor, uluslararası bir istikrar gücü ve yeniden yapılanmayı denetlemek üzere bir Barış Kurulu'na yetki veriyor; ancak bu, İsrail askeri operasyonlarını durdurmak için tek başına yeterli değil. 

Önümüzdeki dönemde, üye devletlerin görev gücüne birlik tahsis etmesi ve bu gücün angajman kuralları üzerinde uzlaşılması gerekiyor. Ayrıca, Barış Kurulu’na yeterli fon ile personel sağlanmasına ihtiyaç var. Kararın uygulanmasında olası riskler olarak ise konuşlandırmada gecikme yaşanması, tartışmalı yetki sınırlamaları ve İsrail'in güvenlik garantileri konusundaki ısrarı gibi hususlar karşımıza çıkıyor. Siyasi bölünmeler (Çin ve Rusya'nın çekimser kalması) ve bölgesel aktörlerin koşullu desteği, hızlı harekete geçmeyi daha da zorlaştırıyor.

Başka bir ifadeyle, 2803 sayılı BM kararı, uluslararası bir istikrar çabası için bir yol haritası ve meşrulaştırıcı bir zemin sunuyor; ancak saldırıların durdurulması, hızlı ve koordineli devlet taahhütlerine ve Gazze'de etkili operasyonel kontrole bağlı. Bu itibarla, en azından görev gücü Gazze’de konuşlanana kadar İsrail’in operasyonlarına devam edebileceği söylenebilir.

Uluslararası hukuk işliyor diyebilir miyiz?

Devletler muvazenesinde gücün suistimal edilmemesi için, ülkelerin önceden kararlaştırılmış mekanizmaları kullanarak hareket etmeleri öngörülebilirlik ve istikrar açısından çok önemli. Bu bağlamda, uluslararası bir sorunu çözmek için tarafların anlaşabileceği bir plan hazırlanması, bu planın müzakerelerinin yapılması, siyasi sorumluluk alınması ve uluslararası baskı oluşması gibi pek çok karmaşık süreç işliyor. Bu kadar çabaya rağmen günün sonunda bir karara ulaşmak da her zaman mümkün olmuyor. Ama uluslararası hukuk yavaş ve sessiz de olsa işliyor.

2803 sayılı karar uluslararası hukukun işlerliği bakımından önemli bir gelişme olarak kayıtlara geçti. Diğer yandan mezkur karar egemenlik, self-determinasyon, güç kullanımı ve geçiş kurumları gibi çok tartışmalı hususları da barındırıyor. Devletlerin iyi niyetle, kararlılıkla ve gerekli kaynakları ayırarak verecekleri mücadele sahadaki sonucu belirleyecek. 

You may also like

Gazze ve İnstagram

August 10, 2024
by Haşim Tekineş, Ali Dinçer and Harun R. Halisoğlu, published on 18 August 2024
Ali Dinçer, Harun Reşit Halisoğlu ve Haşim Tekineş Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda görülen #Gazze soykırım davasına müdahil olmasını, #CHP'nin #Paris çıkarmasını, #İngiltere'de yaşanan sokak olaylarını ve Türkiye'de bu hafta getirilen #İnstagram yasağını ele aldılar.

İsrail Uluslararası Adalet Divanı’nda

January 31, 2024
by Harun Reşit Halisoğlu and Haşim Tekineş, published on 31 January 2024
Adalet Divanı'nın son İsrail kararını hukukçu Harun Reşit Halisoğlu değerlendirdi.

Putin Tutuklanır mı?

March 26, 2023
by Yasir Gökçe, Hakan Kaplankaya, Harun R. Halisoğlu and Mehmet Bozkaya, published on 26 March 2023
Hukuk Günlüğü'nde Dr. Yasir Gökçe, Hakan Kaplankaya, Harun R. Halisoğlu ve Mehmet Bozkaya Uluslararası Ceza Mahkemesi(ICC)'nin Putin hakkında verdiği tutuklama kararını ve TurkeyTribunal tarafından yapılan, Türkiye'de işlenen insanlığa karşı suçlara ilişkin ICC başvurusunu ele aldılar.
No items found.