Ukrayna Savaşı Gölgesinde NATO Vilnius Zirvesi ve İsveç’in NATO Üyeliği

July 11, 2023
by Enes Esen, published on 11 July 2023
Ukrayna Savaşı Gölgesinde NATO Vilnius Zirvesi ve İsveç’in NATO Üyeliği

Ukrayna savaşı ana gündemiyle toplanacak NATO Zirvesi 11-12 Temmuz tarihleri arasında Litvanya'nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek. Zirvede NATO’nun açıkça bir tehdit olarak adlandırdığı Rusya’ya karşı yeni savunma planları onaylanacak. NATO ülkelerinin askeri harcamalarını artırmaları ve Ukrayna’ya yardım konuları işlenecek. Ayrıca, Ukrayna’nın NATO üyelik sürecinin başlatılması için üyeler arasında hararetli görüşmeler yapılacak. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin vetosunu kaldırmasıyla Rusya’ya karşı daha güçlü bir birlik mesajı verilecek. Kısacası sonu tehlikeli vadilere giden yeni bir silahlanma yarışının yaşandığı dünyamızda, NATO liderleri bölgesel ve küresel güvenlik politikalarını ve savaş planlarını gözden geçirecek.   

İsveç  

Zirvede önem arz eden konulardan birini halihazırda NATO’ya büyük ölçüde entegre olmuş İsveç’in ittifaka resmen katılımı teşkil ediyor. Geçtiğimiz Perşembe günü Macaristan İsveç’in üyeliğini artık veto etmeyeceğini açıklamıştı. Pazartesi akşamı Erdoğan’ın NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Kristersson’la yaptığı üçlü görüşme sonrasında Türkiye’nin İsveç’in üyeliğine ilişkin vetosunu kaldırdığı ve iç onay sürecinin tamamlanmasını teminen İsveç’in NATO’ya Katılım Protokollerinin en kısa zamanda TBMM’ye sevk edileceği açıklandı. Finlandiya’nın Katılım Protokolleri TBMM’de iki haftada onaylanmıştı. Bu itibarla, İsveç’in NATO üyeliği önündeki tüm engeller kalkmış bulunuyor. 

Türkiye’nin İsveç’e yeşil ışık yakması esasen büyük ölçüde Erdoğan ve Biden arasında yapılan “at pazarlıklarının” sonucuna göre şekillendi. Nitekim, zirve öncesinde Erdoğan ve Biden arasında ikili bir görüşme yapılacağının açıklanması, İsveç’in katılımı önündeki pürüzlerin giderilmek üzere olduğunu gösteriyordu. Geçen sene de Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımı için resmi davetiye gönderilmesi Erdoğan’ın engeline takılmıştı. Diplomatik görüşmeler 2022 Haziran ayında gerçekleşen NATO Madrid Zirvesi’nden hemen önce olumlu sonuçlanmıştı. Erdoğan’la Biden’ın teke tek bir görüşme yapacağı ancak bundan sonra kesinlik kazanmıştı.

Öte yandan, Ankara’nın İsveç’in üyelik sürecini uzatması Türkiye’nin NATO’yla ilişkilerine zarar veriyordu. Örneğin, İsveç’in başvurusunun Türkiye ve Macaristan tarafından çeşitli nedenlerle veto edilmesi bu iki ülkenin NATO içindeki yerini sorgulayan seslerin yükselmesine neden oluyordu. Ayrıca, ABD Kongresinin İsveç’in NATO üyeliğiyle Türkiye’nin ABD’den istediği F-16’ların doğrudan irtibatlandırması nedeniyle uçakların tedarik sürecinde ilerleme kaydedilemiyordu. İsveç’in önündeki engellerin kalkmasıyla birlikte Türkiye’nin F-16 alımları çok yakın zamanda ABD makamları tarafından onaylanacaktır. Türkiye-ABD ilişkilerinde de kısmi bir yumuşama dönemine girilecektir. Bilal Erdoğan hakkında İsveç ve ABD yargı makamlarının açtığı yolsuzluk soruşturmasının düşüp düşmeyeceğini ise önümüzdeki dönemde göreceğiz.

Ukrayna’nın NATO’ya Üyeliği

Vilnius Zirvesi’nin gündemlerinden birisini Ukrayna’nın NATO üyeliğine davet edilmesi teşkil ediyor. Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği 2008 yılında Bükreş Zirvesi’nde de tartışılmıştı. O dönemde bazı NATO üyeleri katılım sürecini başlatmak için Ukrayna’ya Üye Eylem Planı verilmesini talep etmişti. NATO’ya katılım süreçlerinde standart olarak uygulanan Üyelik Eylem Planı aday ülkenin gerçekleştirmesi gereken siyasi, ekonomik ve askeri hedefleri içeriyor. Böyle bir hamlenin Rusya’yı tahrik edeceği ve savaşa neden olabileceği endişesiyle Almanya, Fransa ve İngiltere eylem planı verilmesine karşı çıkmıştı. Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği kapısı açık bırakılmasına rağmen 2008’ten sonra bu konuda somut bir gelişme yaşanmamıştı. Başta Almanya, Fransa ve İtalya’nın tutumu nedeniyle yeni bir gelişme ihtimali de bulunmuyordu. İronik bir şekilde NATO’nun Ukrayna’ya doğru genişlemekte olduğunu ileri süren Putin’in 2022 yılında ülkeyi işgal etmesi sönmüş ve bitmiş bir meseleyi tekrar imkan dahiline getirdi.

Bu bağlamda, Doğu Avrupa ülkeleri ve İngiltere, Ukrayna’nın ivedi bir şekilde NATO’ya üye yapılması gerektiğini savunuyorlar. Hatta İngiltere, Üyelik Eylem Planı kısmının atlanarak Ukrayna’nın doğrudan NATO’ya üye yapılmasını teklif ediyor. ABD ve Almanya ise NATO’nun açık kapı politikası çerçevesinde Ukrayna’nın ittifaka üye olmasını temelden reddetmiyorlar. Bununla birlikte, Ukrayna’nın üyeliğinin NATO’yu doğrudan Rusya’yla savaşa sürükleyebileceği endişesiyle bu aşamada Ukrayna’nın ittifaka katılımına ihtiyatla yaklaşıyorlar. 

Savaş devam ettiği müddetçe Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğinin pek mümkün olmadığını Ukrayna tarafı da müdrik durumda. Yine de Ukrayna Başkanı Zelenski en azından Ukrayna’ya Üyelik Eylem Planı sunulması için geçtiğimiz hafta diplomatik tura çıktı. Bu bağlamda, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Bulgaristan ve Türkiye’yi ziyaret etti. Çek Cumhuriyeti, Ukrayna’nın Rusya’yla savaş biter bitmez, Bulgaristan şartlar el verdiğinde NATO’ya hemen üye olması gerektiğini söyledi. Slovakya ise Ukrayna’nın üyeliğinin mukadder olduğunu ve sadece zamana vabeste olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Zelenski’yle görüşmesinden sonra “şüphesiz Ukrayna NATO'ya üyeliği hak ediyor,” diyerek Kiev’e destek beyan etti. Burada Erdoğan’ın, NATO’ya adaylık başvurusu yapmadan bir ay önce Finlandiya Başkanı Sauli Niinistö’yle yaptığı görüşmede Türkiye’nin Helsinki’nin olası başvurusuna olumlu yaklaşacağını da söylediğini kaydetmek gerekiyor. İstikşafi temaslardan sonra Finli devlet yetkilileri NATO üyesi olma iradelerini beyan ettiklerinde ise Erdoğan, çeşitli bahanelerle Finlandiya’nın üyeliğini uzun süre veto etmişti. 

Ukrayna’nın NATO’ya üyelik başvurusunun bu aşamada Almanya ve ABD tarafından kabul edilemeyeceği gerçeğinden hareketle Kiev’in hoşuna giden bu destek beyanı Erdoğan açısından az maliyetli bir hamle olarak gözüküyor. Faraza, Ukrayna Batılı ülkelerin desteğiyle kabul aşamasına gelirse, Erdoğan Finlandiya ve İsveç örneklerinde olduğu gibi üyelik sürecini hemen onaylamak yerine zaman kazanmayı ve kabul için oybirliği kartını kullanmayı değerlendirecektir. Bu itibarla, Ukrayna savaşı bağlamında Rusya’yla ikili ilişkilerini derinleştirmesine rağmen Erdoğan’ın Ukrayna’nın NATO üyeliğine bağlayıcılığı olmayan bir destek beyanında bulunmasında çok da şaşılacak bir durum bulunmuyor.

Savaş sonrasında da Ukrayna’nın NATO’ya üye olma ihtimali savaşın nasıl sonuçlanacağı ve Rusya’nın ne kadar yaralı çıkacağına bağlı. Savaşın donmuş bir ihtilafa dönüşmesi üyelik ihtimalini büyük ölçüde suya düşürecektir. Nitekim, Rusya’nın 2008 yılından beri bazı kısımlarını işgal etmekte olduğu Gürcistan’ın NATO’ya üyelik tartışmaları, sınırları kesin olarak çizilmemiş bir ülkenin bölgeyi tekrar savaşa sürükleyebileceği gerekçesiyle olumsuz sonuçlandı. Öte yandan, Ukrayna Kırım dahil işgal altındaki bütün topraklarını silah zoruyla geri alsa da savaşın devam etme ihtimali buluyor. Her halükarda savaşı kazansa da kaybetse de barışın Rusya’yla bir şekilde anlaşarak tesis edilmesi gerekiyor. Rusya’yla uzlaşının şartlarından birisinin Ukrayna’nın NATO üyelik sürecini tamamen sonlandırması olacağına şüphe yok. Dolayısıyla, Ukrayna’nın öngörülebilir gelecekte NATO’ya üye olma ihtimali düşük görünüyor.

Bütün bunlar zirveden Ukrayna’nın eli boş döneceği anlamına gelmiyor. Her şeyden önce ittifak üyeleri Ukrayna’yla bir dayanışma ve birlik görüntüsü sergileyecekler. NATO ülkelerinin Ukrayna’nın savaş çabalarına katkısının kesintisiz süreceğini, ve bu bağlamda siyasi ve askeri yardımlarının devam edeceğini vurgulayacaklar. Ayrıca, daha ziyade sembolik önemi olan bir NATO-Ukrayna Konseyi’nin ilk toplantısı Zelenski’nin katılımıyla düzenlenecek. Bu mekanizma sayesinde Ukrayna ve NATO arasındaki danışma, istişare ve işbirliği süreçleri daha iyi yönetilecek. 

Savaş Planları

Ukrayna savaşı bağlamında NATO’nun gözden geçirilen savunma planlarının zirve sırasında onaylanması öngörülüyor. Bu çerçevede, ittifakın iki ana tehdit unsuru olarak gördüğü Rusya ve teröre karşı üç bölgeyi kapsayan askeri planlar hazırlandı. Kuzey planı Arktik bölgesini, orta bölge planı Baltıklar ve Orta Avrupa’yı, güney planı ise Akdeniz ve Karadeniz bölgelerini kapsıyor. Bu planların uygulanabilmesi için üye ülkelerin katkısıyla NATO’nun hızla müdahaleye hazır 300.000 kişilik bir kuvvet oluşturması hedefleniyor. 

Ayrıca, NATO’nun uzun yıllardır gündemde olan Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın (GSYH) %2’sinin savunma harcamalarına aktarılması hedefi zirveye katılan liderlere tekrardan hatırlatılacak. Bu hedefi gerçekleştirmek için Avrupalı NATO ülkeleri ve Kanada 2014 yılından bu yana 450 milyar dolar ek askeri harcama yaptılar. 2014 yılında NATO ülkelerinin sadece üçü GSYH’sinin %2’si ve üzerini savunmaya harcarken, bugün 11 ülke bu hedefi yakalamış durumda. GSYH’lerinin %1.4’ünün altında savunma harcaması yapan Kanada, Slovenya, Türkiye, İspanya, Belçika ve Lüksemburg bu listenin alt sıralarında yer alıyor. 

Ukrayna savaşı patlak verdikten sonra NATO ülkeleri askeri harcamalarını daha da artırmış durumdalar. NATO’nun verdiği bilgilere göre 2023 yılında Avrupalı NATO ülkeleri ve Kanada’nın askeri harcamalarını %8,3 oranında artırmış olacağı öngörülüyor. Buna rağmen, NATO ülkelerinin silah üretimlerini artırmaya yönelik Savunma Üretimi Eylem Planı zirvede onaylayacak. NATO ülkelerinin silah fabrikalarında üretim yeterli gelmediğinden Ukrayna ordusu top mermisinden, tanksavar füzelerine kadar birçok noktada mühimmat sıkıntısı yaşıyor. Bu itibarla, hem envanterden düşürülerek Ukrayna’ya gönderilen silahların yerine yenisinin konması, hem Ukrayna’nın artan ihtiyacının karşılanması için silah ve mühimmat üretim kapasitesinin artırılması için bu yeni askeri sanayi planları devreye sokulacak. 

Çin

Birçoklarının sandığının aksine NATO’nun bir üyesine silahlı saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendireceğini belirten meşhur beşinci maddesi coğrafi bir sınır çiziyor. Mezkur madde Kuzey Amerika'da veya Avrupa içlerinde silahlı bir saldırının gerçekleşmesi durumunda NATO’nun saldırıya uğrayan tarafa yardımcı olacağını belirtir. Başka bir ifadeyle, Sovyetler Birliği’ne karşı kurulduğunda NATO, kendi ana faaliyet alanını da Kuzey Atlantik ve Avrupa’yla sınırlamıştı. 

Ne var ki yeni dünyada Çin’in yükselmesi karşısında NATO da Pasifik bölgesini takip ediyor. Bu itibarla NATO’nun henüz bir tehdit olarak değil ama bir sınama olarak addettiği Çin’le ilişkilerin de ele alınacağı Vilnius’taki zirveye Avusturalya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore liderleri de iştirak edecekler. Bununla birlikte, devasa bir bölgesel güvenlik teşkilatı olan NATO’nun planlarının büyük ölçüde Kıta Avrupası’na yoğunlaşmış olduğunun ve Pasifik güvenlik konularına ilgisinin en azından bu aşamada sınırlı bulunduğunun altını çizmek gerekiyor.

Sonuç

Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle varlık amacını büyük ölçüde yitiren NATO’nun son yıllarda beyin ölümü gerçekleştiği iddia edilmişti. Ne var ki, NATO, Ukrayna Savaşıyla yeniden bir diriliş yaşıyor. NATO bir yandan, Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla yeni bir genişleme süreci yaşıyor. Diğer yandan, NATO’nun güvenlik konsepti kara, hava, deniz, uzay ve siber alanı içermek üzere yeniden şekilleniyor. 

Ukrayna’da yaşanmakta olan kanlı çatışmaların her gündem başlığına sirayet edeceği zirve sırasında NATO liderleri Rusya ve teröre karşı yeni savaş planlarına son şeklini verecekler. Bu uğurda NATO ülkeleri askeri kapasitelerini güçlendirmek için yüzlerce milyar dolarlık yeni savunma harcamaları yapacak. Bu büyük ölçekli silahlanma harcamaları Ukrayna’daki savaşın uzun sürebileceğinin bir işareti olarak da karşımıza çıkıyor. Kremlin’e karşı Kiev’le dayanışmanın sembolü olarak zirvede bir NATO-Ukrayna Konseyi ihdas edilecek. NATO’nun Ukrayna’ya desteğinin devam edeceği güçlü şekilde vurgulanacak. Bununla birlikte, Putin’in işgale gerekçe gösterdiği Ukrayna’nın NATO’ya üyelik sürecinde bu aşamada ciddi bir ilerleme beklenmiyor.

Zirvede ele alınacak konular Ukrayna savaşının küresel güvenlik politikalarını nasıl derinden şekillendirmekte olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu yeni plan ve stratejiler, yaklaşık bir milyarlık bir nüfusu şemsiyesi altına alan dünyanın en büyük askeri teşkilatlanması olan NATO’nun önümüzdeki dönemde tehdit algısının ne olduğunu ortaya koyuyor. Maalesef, bu projeksiyonlar iç açıcı ve umut verici bir gelecekten bahsetmiyor.

You may also like

No items found.