Myanmar’da Güçlenen İsyancılar ve Geri Çekilen Ordu Birlikleri

January 29, 2024
by Fatih Cangür, published on 29 January 2024
Myanmar’da Güçlenen İsyancılar ve Geri Çekilen Ordu Birlikleri

Myanmar’da 2021 yılında General Min Aung Hlaing tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle Aung San Suu Kyi liderliğindeki hükümet devrildi. BM, Şubat 2021'deki darbeden bu yana yerinden edilenlerin sayısının iki milyonu aştığını söylüyor. İnsan hakları gruplarına göre ülkede yaklaşık 4.400 kişi ordu tarafından öldürüldü ve 25.000'den fazla kişi tutuklandı. Bu bağlamda, cuntaya karşı başlayan barışçıl protestolar zamanla silahlı direnişe dönüştü.  Halihazırda Myanmar ordusuyla birçok etnik azınlığı içerisinde barındıran isyancılar arasında bir iç savaş yaşanmaktadır.

Bu çerçevede, ordu karşıtı isyancılar Çin sınırındaki Shan Eyaletindeki askeri birliklere karşı 27 Ekim 2023 tarihinde geniş kapsamlı bir saldırı başlattı. Taarruzun başlangıç gününe atıfla “1027 Operasyonu” olarak adlandırılan saldırı, “Arakan Ordusu”, “Myanmar Ulusal Demokratik İttifak Ordusu” ve “Ta'ang Ulusal Kurtuluş Ordusu”nun oluşturduğu “Üç Kardeşlik İttifakı” isimli milis kuvvetlerden meydana gelen bir koalisyon tarafından düzenlendi.  Üç Kardeşlik İttifakı, o tarihten itibaren Kokang bölgesinin başkenti Laukkai'yi ve Shan Eyaletindeki diğer birçok kasabayı kontrolü altına aldı. Çin’le ticaret yollarının da milis güçlerinin kontrolüne geçtiği belirtiliyor. İsyancıların başarısı üzerine Myanmar’ın farklı bölgelerindeki direniş grupları da cesaret kazandı ve saldırı eylemleri yapmaya başladı. Bu saldırılar o kadar etkili oldu ki, Myanmar Cumhurbaşkanı Myint Swe Kasım ayında ülkenin parçalanma riskiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Myanmar’daki İsyancı Gruplar

2021'de, darbeye karşı barışçıl protestolar ordu ve polis tarafından şiddetle bastırıldığında, muhalif aktivistler cuntaya karşı ülke çapında silahlı ayaklanma çağrısı yapmaktan başka çareleri olmadığına karar verdiler. Bu sebeple, muhaliflerin birçoğu Myanmar'ın Tayland, Çin ve Hindistan sınırında etnik isyancılar tarafından kontrol edilen bölgelere kaçarak askeri eğitim ve destek almayı hedeflediler. Karen, Kachin, Karenni ve Chin gibi bazı köklü etnik gruplar, darbeyle devrilen seçilmiş yönetim tarafından kurulan Ulusal Birlik Hükümeti (NUG) ile ittifak kurmaya karar verdi.

Bu milislerin en güçlüsü, Çin tarafından desteklenen yaklaşık 20.000 kişilik bir kuvvete sahip Wa direnişçileridir. Wa, 1989 yılında Myanmar ordusuyla ateşkes yaptı ve genellikle silahlı çatışmalardan kaçındı. Cunta ile muhalefet arasındaki çatışmada da tarafsız olduklarını söylüyorlar. Ancak bunların ülkenin geri kalanındaki direniş gruplarına giden silahların çoğunun kaynağı olduğu tahmin ediliyor.

Ülkenin önde gelen diğer etnik milisler arasında, uzun bir isyan geleneğine sahip Çinli bir grup olan Kokang milisleri ile 2009'daki kuruluşundan bu yana kırsalda hızla büyüyen Ta'ang milisleri yer almaktadır. Ülkenin doğusunda yaşayan büyük bir göçmen nüfusu da Myanmar'ın en donanımlı kuvvetlerinden biri olduğuna inanılan Arakan Ordusu'nun kurulmasına yardımcı oldu. Sonrasında Myanmar Ulusal Demokratik İttifak Ordusu (MNDAA), Ta'ang Ulusal Kurtuluş Ordusu (TNLA) ve Arakan Ordusu, Kardeşlik İttifakı adını verdikleri bir örgüt oluşturarak General Min Aung Hlaing'in liderliğindeki cunta rejimine karşı 2021 darbesinden sonra ortak mücadele etmeye başladılar. 

Diğer taraftan, cuntaya karşı mücadele veren etnik azınlıklar sadece Myanmar ordusuyla değil, kaynakların kontrolü için birbirleriyle de çatışıyorlar. Bu durum, muhalefetteki çatlakların derinleşmesine neden oluyor.

ABD-Myanmar İlişkileri

Amerika Birleşik Devletleri'nin darbe sonrası Myanmar'a karşı temkinli ve pragmatik bir yaklaşım sergilemiştir. Vaşington darbeye karşı çıkmakla birlikte, Myanmar’daki mevcut rejimle angajmanını sürdürmektedir. Bu bağlamda ABD, Myanmar’daki cunta yönetimi üzerinde uygulanacak aşırı bir baskının ülkeyi Çin’in müdahalesine açık hale getireceğini düşünerek, mevcut yönetimle ekonomik ve diplomatik bağlarını sürdürmektedir. Bu itibarla, ABD bir yanda, Myanmarlı üst düzey askeri yetkililere yaptırım uygularken, diğer tarafta yıllık yaklaşık 1,5 milyar dolarlık gelirle rejimin en büyük finans kaynağı olan Myanma Petrol ve Gaz İşletmesi’nin faaliyetlerini sürdürmesine göz yummaktadır. Ayrıca, Biden yönetimi Myanmarlı muhalefet liderleriyle temasını korumaktadır.

Çin-Myanmar İlişkileri

Çin ve Myanmar’ın 2000 km'den fazla uzunluğunda bir kara sınırı paylaşmaktadır. Bu itibarla, Myanmar’da yaşanan iç karışıklıklar Çin’e de etki etmektedir. Özellikle, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Myanmar'daki milyarlarca dolarlık yatırımları tehlikeye girmektedir.

ABD’nin Myanmar’daki direnişçilerle temasından rahatsız olan Çin, ağırlığını cunta tarafına kaydırmış bulunmaktadır. Ne var ki, Myanmar ordusunun önde gelen silah tedarikçilerinden biri olan Pekin’in, sınır ötesi silah ticaretine göz yummak suretiyle Myanmar’daki bazı isyancı grupları da desteklediği düşünülmektedir. Bu bağlamda, Pekin yönetimi, son aylarda Myanmar özel temsilcisi Deng Xijun aracılığıyla, cunta liderleri ve çeşitli etnik silahlı grupların temsilcileriyle bir dizi toplantı gerçekleştirdi. Bu vesileyle Çin’in arabuluculuğuyla gerçekleşebilecek olası bir ateşkes Myanmar ordusuna nefes aldıracaktır.

Sonuç

Myanmar'daki silahlı mücadele, ülkenin çeşitli bölgelerindeki etnik azınlıkların yanı sıra darbe karşıtı muhalefet gruplarının da yer aldığı karmaşık bir yapıya sahiptir. Söz konusu iç savaş, ülkenin geleceği ve bölgesel istikrar açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Uluslararası toplumun, ülkede demokrasiye dönüşün sağlanması için daha yapıcı bir rol üstlenmesi gerekmektedir. 

You may also like

No items found.
No items found.